KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
TAFİNLAR 50 mg kapsül
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde: Her bir kapsül 50 mg dabrafenibe eşdeğer dabrafenib mesilat içerir.
Yardımcı maddeler:
Propilen glikol y.m.
Yardımcı maddeler için 6.1.'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Sert kapsül.
Üzeri “GS TEW” ve “50 mg” baskılı opak, koyu kırmızı renkli kapsüller.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
TAFİNLAR, daha önce herhangi bir RAF yolağı inhibitörü kullanmamış, ECOG performans skoru 0 veya 1 olan, lokal tedaviler sonrası progresyon göstermiş ve lokal tedavilerin tekrar kullanılamadığı relaps veya metastatik BRAF V600 mutasyonu pozitif olan malign melanom hastalarında tek ajan olarak progresyona kadar kullanımda endikedir. Progresyon sonrası tek ajan veya başka tedavilerle kombinasyon şeklinde kullanılamaz.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli
TAFİNLAR tedavisine konusunda uzman ve antikanser tıbbi ürünlerin kullanımında deneyimli bir hekim tarafından başlanmalı ve yakından takip edilmelidir.
TAFİNLAR'ı kullanmadan önce hastaların BRAF V600 mutasyonuna sahip oldukları geçerliliği kanıtlanmış bir test kullanılarak doğrulanmalıdır.
TAFİNLAR'ın etkililik ve güvenliliği yabanıl tip (wild-type) BRAF melanoması olan hastalarda gösterilmemiştir, bu nedenle TAFİNLAR BRAF yabanıl tip melanoma hastalarında kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.4 ve 5.1).
Pozoloji:
Yetişkinler
TAFİNLAR önerilen dozu günde 2 kez 150 mg (iki 75 mg) kapsüldür (toplam günlük doz 300 mg'a karşılık gelir). TAFİNLAR yemekten en az 1 saat önce veya en az 2 saat sonra alınmalı ve dozlar arasında yaklaşık 12 saatlik zaman aralığı olmalıdır. TAFİNLAR, hasta uyumunu arttırmak için her gün benzer zamanlarda alınmalıdır.
Uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi hastalık ilerleyene veya kabul edilemez bir toksisite gelişinceye kadar devam ettirilmelidir (bkz. Tablo 2).
Unutulan dozlar
Eğer bir doz alınmamışsa ve diğer doza 6 saatten daha az bir süre kaldıysa, unutulan doz alınmamalıdır.
Doz modifikasyonu
Doz modifikasyonu gereksinimlerini etkili bir şekilde yönetmek için 50 mg ve 75 mg'lık iki dabrafenib kapsül formu bulunmaktadır.
Advers reaksiyonlar, tedavinin kesilmesi, doz azaltılmasını veya tedavinin bırakılmasını gerektirebilir (bkz. Tablolar 1 ve 2).
Kütanöz skuamöz hücre karsinomu (cuSCC) veya yeni primer melanoma advers reaksiyonlarında doz modifikasyonları veya doza ara vermeler önerilmez (bkz. Bölüm 4.4).
Eğer hastanın ateşi >38.5°C ise, tedaviye ara verilmelidir. Hastalar enfeksiyon belirtileri ve bulguları açılarından değerlendirilmelidir (bkz. Bölüm 4.4).
Önerilen doz seviyesi azaltmaları ve önerilen doz modifikasyonları sırasıyla Tablo 1 ve Tablo 2'de verilmiştir. Günde 2 kez 50 mg'dan daha düşük doza yol açan pozoloji ayarlamaları önerilmemektedir.
Tablo 1: Önerilen dabrafenib doz seviyesi azaltımları
Doz Seviyesi
| Doz / şema
|
Tam doz
| 150 mg / günde 2 kez
|
Birinci azaltma
| 100 mg / günde 2 kez
|
İkinci azaltma
| 75 mg/ günde 2 kez
|
Üçüncü azaltma
| 50 mg/ günde 2 kez
|
Tablo 2: Herhangi bir Advers Olay (AO) derecesine göre dabrafenib doz modifikasyon şeması
Evre CTC-AO*
| Önerilen dabrafenib doz modifikasyonu
|
Evre 1 veya Evre 2 (Tolere edilebilir)
| Tedaviye devam ediniz ve klinik olarak izleyiniz.
|
Evre 2 (Tolere edilemez) veya Evre 3
| Toksisite evre 1-0 olana kadar tedaviye ara veriniz ve tedaviye başlarken dozu bir seviye düşürünüz.
|
Evre 4
| Kalıcı olarak tedaviyi kesiniz veya evre 1-0 olana kadar tedaviye ara veriniz ve tedaviye başlarken dozu bir seviye düşürünüz.
|
* Klinik advers olaylann şiddeti Advers Olaylar için Ortak Terminoloji Kriteri (CTC-AO) v4.0 ile derecelendirilmiştir.
Hastanın advers reaksiyonlarının etkili şekilde yönetildiği durumda, doz düşürülmesinde izlenen adımlar doz yükseltilmesinde de göz önünde bulundurulabilir. Doz günde 2 kez 150 mg'ı geçmemelidir.
Uygulama şekli:
TAFİNLAR kapsüller su ile bütün olarak yutulmalıdır. Kapsüller çiğnenmemeli, ezilmemeli ve dabrafenib'in kimyasal instabilitesi nedeni ile ve yiyecek ve içecek ile karıştırılmamalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif veya orta dereceli renal bozukluğu olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Popülasyon farmakokinetik analizine göre hafif ve orta dereceli renal bozukluk dabrafenibin oral klerensi veya metabolitlerinin konsantrasyonları üzerinde anlamlı etkisi yoktur (bkz. Bölüm 5.2). Ağır renal bozukluğu olan hastalarda klinik veri yoktur ve doz ayarlaması için potansiyel ihtiyaç tespit edilememiştir. TAFİNLAR ağır renal bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif hepatik bozukluğu olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Popülasyon farmakokinetik analize göre hafif hepatik bozukluğun dabrafenibin oral klerensi veya metabolitleri üzerinde anlamlı etkisi yoktur (bkz. Bölüm 5.2). Orta-ağır hepatik bozukluğu olan hastalarda klinik veriler yoktur ve doz ayarlaması için potansiyel ihtiyaç tespit edilememiştir. Dabrafenib ve metabolitleri için primer eliminasyon yolu hepatik metabolizma ve biliyer sekresyondur ve orta-ağır hepatik bozukluğu olan hastalarda maruziyet artabilir. TAFİNLAR, orta veya ağır hepatik bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
TAFİNLAR'ın çocuklarda ve adolesanlarda güvenliliği ve etkililiği gösterilmemiştir (<18 yaş). Klinik veri bulunmamaktadır.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlı hastalarda doz ve doz aralıkları terapötik ihtiyaçlar ve tolere edilebilirlik ile uyumlu bir biçimde, dikkatlice ayarlanmalıdır.
4.3 Kontrendikasyonlar
TAFİNLAR'ın etkin maddesine veya içerisinde bulunan diğer yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
TAFİNLAR almadan önce hastaların BRAF V600 mutasyonuna sahip oldukları geçerliliği kanıtlanmış bir test ile doğrulanmalıdır. TAFİNLAR'ın etkililiği ve güvenliliği yabanıl tip BRAF melanoması olan hastalarda gösterilmemiştir, bu nedenle TAFİNLAR BRAF yabanıl tip melanoma hastalarında kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 5.1).
Şiddetli enfeksiyöz dışı febril olaylar ve pireksi
Ateş klinik çalışmalarda bildirilmiştir. Vakaların az bir kısmında enfeksiyon dışı febril olaylar ateş ile tanımlanmış olup normal bazal renal fonksiyonu olan hastalarda buna şiddetli rigor, dehidrasyon, hipotansiyon ve/veya akut renal yetmezlik de eşlik etmektedir. Bu şiddetli enfeksiyöz dışı febril olaylar tipik olarak tedavinin ilk ayı içerisinde başlar. Şiddetli enfeksiyöz dışı febril olaylar klinik çalışmalarda hastaların %1'inde görülür ve doza ara vermeye ve/veya destekleyici bakıma iyi yanıt verir.
Hastanın ateşi >38.5°C olduğunda dabrafenib tedavisine ara verilmelidir. Hastalar enfeksiyon bulgu ve belirtileri açısından değerlendirilmelidir. Ateş uygun profilaksi olarak non-steroid antiinflamatuvar tıbbi ürünler veya asetaminofen kullanımı ile düşürüldükten sonra dabrafenib başlanabilir. Eğer ateş diğer şiddetli bulgu veya belirtiler ile birlikteyse TAFİNLAR ateş düştüğünde azaltılmış bir dozda ve klinik olarak uygun şekilde tekrar başlanmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).
Kütanöz Skuamöz Hücre Karsinomu (cuSCC)
cuSCC (keratoakantoma veya mikst keratoakantoma alt tip olarak sınıflanmışları da içeren) vakaları TAFİNLAR tedavisi alan hastalarda bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8). TAFİNLAR tedavisinden önce, tedavi sırasında, ilk 6 ay, ayda bir ve daha sonra 3 ay aralıklarla deri muayenesi önerilir. Ek bir muayenenin yapılması TAFİNLAR kesildikten 2 ay sonra düşünülmelidir. TAFİNLAR tedavisinin kesilmesinden sonra veya başka bir antineoplastik ajan tedavisine başlayana kadar deri muayenesine 6 ay süreyle devam edilmelidir.
cuSCC vakaları dermatolojik eksizyon ile tedavi edilmelidir ve TAFİNLAR tedavisi doz ayarlaması yapılmadan devam edilmelidir. Hastalar yeni lezyon gelişirse hekimlerine bildirmeleri konusunda bilgilendirilmelidir.
Yeni primer melanom
Klinik çalışmalarda yeni primer melanom bildirilmiştir. Bu vakalar tedavinin ilk 5 ayında tespit edilmiştir ve eksizyon ile tedavi edilmiştir; tedavi modifikasyonuna gereksinim olmamıştır. Deri lezyonlarının izlemi kütanöz skuamöz hücre karsinomu için tarif edildiği şekilde yapılmalıdır.
Non-kütanöz malignansi
Yapılan
in vitro
deneyler RAS mutasyon içeren BRAF yabanıl tip hücrelerde BRAF inhibitörlerine maruziyette mitojenle aktive edilen protein kinaz (MAP kinaz) sinyal iletiminde paradoksal aktivasyon oluştuğunu göstermiştir. Bu durum RAS mutasyonları mevcut olduğunda dabrafenib maruziyetiyle kutanöz-olmayan malignitelerin riskinde artışa neden olabilir. Dabrafenib ile gerek başka bir BRAF inhibitörü (kronik miyelomonositik lösemi ve kutanöz-olmayan baş ve boyun SCC'si) gerekse MEK inhibitörü trametinib (kolorektal kanser, pankreatik kanser) ile birlikte uygulandığında RAS'la bağlantılı malignite olguları bildirilmiştir.
Tedavinin başlatılmasından önce hastalarda en azından gözle oral mukoza muayenesi ve lenf nodülü palpasyonuyla birlikte bir baş ve boyun muayenesinin yanısıra göğüs/abdomen Bilgisayarlı Tomografi (BT) taraması yapılmalıdır. Tedavi sırasında hastalar klinik olarak gerektiğinde izlenmelidir, buna her 3 ayda bir baş ve boyun mauyenesi ile her 6 ayda bir yapılan göğüs/abdomen BT taraması dahil edilebilir. Tedaviye başlamadan önce veya tedavi bittikten sonra ya da klinik açıdan gerekli olduğu düşünüldüğünde anal muayene ve pelvik muayene (kadınlarda) yapılması da önerilir. Klinik olarak uygun görüldüğünde tam kan sayımı yapılmalıdır.
Dabrafenib kullanımı kesildikten sonra kutanöz-olmayan ikincil/tekrarlayan malignite takipleri 6 aya kadar veya başka bir anti-neoplastik terapi başlangıcına kadar devam etmelidir. Anormal bulgular klinik uygulamalara göre tedavi edilmelidir.
Böbrek yetmezliği
Dabrafenib tedavisi alan hastaların <%1'inde böbrek yetmezliği saptanmıştır. Gözlenen olgular genellikle pireksi ve dehidrasyonla bağlantılı olmuştur ve dozun kesilmesine ve genel destekleyici önlemlere iyi yanıt vermiştir. Granülomatoz nefrit bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). Hastalarda tedavi sırasında rutin olarak serum kreatinin değerleri takip edilmelidir. Kreatininde artış olursa, klinik olarak uygun görüldüğünde dabrafenibin kesilmesi gerekebilir. Dabrafenib böbrek yetmezliği (kreatinin >1.5 x ULN şeklinde tanımlanmıştır) bulunan hastalarda çalışılmamıştır, bu nedenle bu ortamda kullanılmaması gerekir (bkz. Bölüm 5.2).
Üveit
Üveit ve irit de dahil olmak üzere oftalmolojik reaksiyonlar bildirilmiştir. Görme ile ilgili bulgu ve belirtiler (ör; görme değişiklikleri, fotofobi ve göz ağrısı) tedavideki hastalarda rutin olarak izlenmelidir.
Pankreatit
Dabrafenib tedavisi alan hastaların <%1'inde pankreatit bildirilmiştir. Olaylardan biri dozun verildiği ilk gün görülmüş olup, azaltılmış bir dozda yeniden yükleme yapıldığında rekürens yaşanmıştır. Açıklanamayan abdominal ağrının serum amilaz ve lipaz ölçümü dahil olacak şekilde hemen araştırılması gerekir. Hastalar pankreatit nöbeti sonrasında yeniden dabrafenibe başlarken yakından izlenmelidir.
QT uzaması
Dabrafenib ile tedavi edilen hastaların %3'ünde en kötü durumda >60 milisaniyelik (ms) bir QTc uzaması gözlenmiştir (Birleştirilmiş güvenlik popülasyonunda bir kişi >500 ms). Düzeltilemeyen elektrolit anormalikleri (magnzeyum dahil), uzun QT sendromu olan veya QT aralığını uzattığı bilinen tıbbi ürünler alan hastalarda dabrafenib tedavisi önerilmez.
Dabrafenib tedavisinden önce, tedaviden bir ay sonra ve doz modifikasyondan sonra tüm hastalarda elektrokardiyogram (EKG) ve elektrolit (magnezyum dahil) takibi yapılması zorunludur. Tedavinin ilk 3 ayında ayda bir, sonrasında klinik açıdan uygun olduğunda daha sık olarak özellikle orta ve şiddetli karaciğer yetmezliği bulunan hastaların daha fazla takip edilmesi önerilmektedir. QTc >500 ms olan hastalarda dabrafenib tedavisine başlanması önerilmez. Tedavi sırasında QTc 500 ms'yi aştığı takdirde, dabrafenib tedavisine geçici olarak ara verilmeli, elektrolit anormallikleri (magnezyum dahil) düzeltilmeli ve QT uzaması kardiyak risk faktörleri (örn., konjestif kalp yetmezliği, bradiaritmiler) kontrol altına alınmalıdır. QTc 500 ms'in altına indiğinde ve Tablo 2'de açıklandığı gibi düşük bir dozda tedavi yeniden başlatılmalıdır. QTc artışı tedavi öncesi değerlerden hem >500 ms hem de
> 60 ms değerlerini karşılarsa dabrafenib tedavisinin kalıcı olarak sonlandırılması önerilir.
Diğer maddelerin dabrafenib üzerindeki etkileri
Dabrafenib bir CYP2C8 ve CYP3A4 substratıdır. Bu enzimlerin güçlü indükleyicileri dabrafenibin etkililiğini azaltabileceğinden bunlardan mümkün olduğunca kaçınılması gerekir (bkz. Bölüm 4.5).
Gastrik pH'ı artıran ajanlar dabrafenibin biyoyararlanımını azaltabilir, bundan mümkün olduğunda kaçınmak gerekir (bkz. Bölüm 4.5).
Dabrafenibin diğer maddeler üzerindeki etkisi
Dabrafenib yaygın olarak kullanılan birçok tıbbi ürünün etkinliğinin kaybına yol açabilecek metabolize edici enzimlerin indükleyicisidir (örnekler için Bölüm 4.5'e bakınız). Bu nedenle, dabrafenib tedavisine başlarken bir ilaç kullanımı incelemesi (DUR) yapılması şarttır. Etkinlik izlemesi ve doz ayarı mümkün değilse genellikle dabrafenibin bazı metabolize edici enzim veya taşıyıcıların duyarlı substratları olan tıbbi ürünlerle (bkz. Bölüm 4.5) eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.
Dabrafenibin varfarinle eşzamanlı kullanımı varfarine maruziyetin azalmasıyla sonuçlanabilir. Dabrafenib varfarinle eşzamanlı kullanıldığında ve dabrafenib tedavisi kesildiğinde dikkat edilmesi, ayrıca Uluslararası Normalleştirilmiş Oran'ın (INR) takip edilmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.5).
Dabrafenibin digoksin ile eşzamanlı uygulanması digoksin maruziyetinin azalmasına neden olabilir. Digoksin (bir taşıyıcı substratı) dabrafenible eşzamanlı kullanıldığında ve dabrafenib tedavisi kesildiğinde dikkat edilmesi ve ek olarak digoksinin izlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.5).
TAFİNLAR, ihmal edilebilir miktarda propilen glikol ihtiva etmektedir; bu yardımcı maddeye bağlı herhangi bir olumsuz etki beklenmez.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Diğer tıbbi ürünlerin TAFİNLAR üzerine etkisi
Klinik öncesi
in vitro
çalışmalar, aktif metabolitler hidroksi-dabrafenib ve desmetil-dabrafenib'in CYP3A4 substratları iken, dabrafenibin birincil olarak CYP2C8 ve CYP3A4 ile metabolize edildiğini göstermiştir. Farmakokinetik veriler, ketakonazol ile tekrarlanan doz dabrafenib Cmaks (%26) ve EAA (%57) değerlerinde orta derecede artış ve hidroksi- ve desmetil-dabrafenib EAA artışları (artışlar sırasıyla %48 ve %61) göstermiştir. Karboksi-dabrafenibde EAA'da %33'lük bir azalma bildirilmiştir. Ketokonazolün eş zamanlı verilmesi (CYP3A4 inhibitörü) dabrafenib EAA değerini %57 arttırmıştır. Bu nedenle, CYP2C8 veya CYP3A4'ün kuvvetli inhibitörleri veya indükleyicileri olan tıbbi ürünler TAFİNLAR konsantrasyonlarını sırasıyla arttırır veya azaltır. Mümkün olduğunda, TAFİNLAR verilirken alternatif ajanlar düşünülmelidir. TAFİNLAR ile eş zamanlı olarak kuvvetli inhibitörler (ör; ketokonazol, nefazodon, klaritromisin, ritonavir, sakinavir, telitromisin, itrakonazol, varikonazol, posakonazol, atazanavir) veya indükleyicilerin (ör; rifampin, fenitoin, karbamazepin, fenobarbital, sarı kantaron (St. John's Wort)) kullanılmasına dikkat edilmeli ya da kaçınılmalıdır.
Dabrafenib çözünürlüğü pH'ya bağlı olup, daha yüksek pH değerlerinde çözünürlük azalır. Proton pompası inhibitörleri gibi mide asit salınımını inhibe ederek mide pH'sının yükselmesine neden olan tıbbi ürünler dabrafenibin çözünürlüğünü ve biyoyararlanımını azaltabilirler. pH'nın dabrafenibin farmakokinetiğine etkisini değerlendiren bir klinik çalışma yapılmamıştır. pH yükseltici ilaçların kuramsal olarak oral biyoyararlanımı ve maruz kalınan dabrafenib miktarını azaltma riski nedeni ile, eğer mümkünse, mide pH'sını arttıran bu tıbbi ürünleri kullanmaktan dabrafenib tedavisi boyunca kaçınılmalıdır.
TAFİNLAR'ın diğer tıbbi ürünler üzerine etkisi
TAFİNLAR, insan hepatositlerinde CYP2B6 ve CYP3A4 mRNA seviyelerinde kontrollere kıyasla 32 kata kadar doza bağlı artışlara yol açmıştır ve
in vivo
olarak CYP3A4'ün orta dereceli indükleyicisi olduğu gösterilmiştir. On iki hastada yapılmış bir klinik çalışmada tek doz midazolamın, CYP3A4 substratı, Cmaks ve EAA değerleri tekrarlayan dozlarda 150 g TAFİNLAR ile birlikte verildiğinde sırasıyla %61 ve %74 azaltmıştır. Bu nedenle TAFİNLAR barsak ve karaciğerde CYP3A4 aracılı metabolizmanın orta dereceli indükleyicisidir. Ayrıca, CYP2B6, CYP2C8, CYP2C9 ve CYP2C19'u ve UGT'leri (glukuronid konjugasyonu yapan enzimleri de) indükleyebilir. TAFİNLAR ve bu enzimlerin indüklemesinden etkilenen tıbbi ürünlerin birlikte verilmesi (ör; hormonal kontraseptifler [bkz. Bölüm 4.6], varfarin veya deksametazon) konsantrasyonların azalmasına ve etkililik kaybına yol açabilir. Bu tıbbi ürünlerin eş zamanlı verilmesi gerekliyse, hastalarda etkililik kaybının izlenmesi veya bu tıbbi ürünlerin değiştirilmesini düşünmelidirler.
Taşıyıcı protein p-glikoprotein (Pgp) ile diğer taşıyıcılar ör: MRP-2, BCRP ve OATP1B1/1B3 de indüklenmektedir.
Etkileşimin şiddeti değişkenlik gösterse de etkilenen tıbbi ürün sayısının yüksek olduğu düşünülmektedir. Etkinebilecek tıbbi ürünler, belirtilenlerle sınırlı olmamakla birlikte, aşağıda listelenmiştir:
• Analjezikler (örneğin fentanil, metadon)
• Antibiyotikler (örneğin Klaritromisin, doksisiklin)
• Kanser ilaçları (örneğin Kabazitaksel)
• Antikoagulanlar (örneğin asenokumarol, varfarin (bkz.bölüm 4.4))
• Antiepileptikler (örneğin karbamazepin, fenitoin, primidon, valproik asit)
• Antipsikotikler (örneğin haloperidol)
• Kalsiyum kanal blokerleri (örneğin diltiazem, felodipin, nikardipin, nifedipin, verapamil)
• Kardiyak glikozidler (örneğin digoksin, bkz.Bölüm 4.4)
• Kortikosteroidler (örneğin deksametason, metilprednisolon)
• HIV antiviralleri (örneğin amprenavir, atazanavir, darunavir, delavirdin, efavirenz, fosamprenavir, indinavir, lopinavir, nelfinavir, saquinavir, tipranavir)
• Hormonal kontraseptifler (bkz. Bölüm 4.6)
• Hipnotikler (örneğin diazepam, midazolam, zolpidem)
• İmmunosupresanlar (örneğin Siklosporin, takrolimus, sirolimus)
• CYP3A4 ile metabolize olan statinler (örneğin atorvastatin, simvastatin)
Enzim indüksiyonunun başlangıcı dabrafenibin 3 günlük tekrarlayan dozlarından sonraya tekabül eder. Dabrafenibin kullanımının bırakılmasından sonra indüksiyonun ortadan kalkışı dereceli olarak gerçekleşir. Duyarlı CYP3A4, CYP2B6, CYP2C8, CYP2C9 ve CYP2C19, UDP glukoronosil transferaz (UGT) ve taşıyıcı substratlarının konsantrasyonları artabilir. Bu nedenle hastalar toksisite açısından monitörize edilmelidirler. Bu ajanların dozajlarının yeniden ayarlanması gerekebilir.
İn vitro
olarak dabrafenib CYP3A4'ün mekanizma bazlı bir inhibitörüdür. Bu nedenle, CYP3A4'ün geçici inhibisyonu tedavinin ilk birkaç gününde gözlemlenebilir.
TAFİNLAR'ın substrat transport sistemleri üzerine etkisi
Dabrafenib insan organik anyon taşıyıcı polipeptit (OATP) 1B1 (OATP1B1) ve OATP1B3'ün
in vitro
inhibitörüdür ve klinik önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle, dabrafenib ve statinler gibi OATB1B1 veya OATP1B3 substratlarıyla birlikte uygulandığında dikkat edilmesi önerilir.
Dabrafenib ve dabrafenibin metabolitleri olan hidroksi-dabrafenib, karboksi-dabrafenib ve desmetil-dabrafenib
in vitro
ortamda insan organik anyon taşıyıcı (OAT) 1 ve OAT3'ün inhibitörleri olduğundan, klinik maruziyete dayanarak ilaç etkileşimi riski minimumdur. Dabrafenibin ve desmetil-dabrafenibin ayrıca insan meme kanseri direnç proteininin (BCRP) orta dereceli inhibitörler olduğu gösterilmiştir; ancak, klinik maruziyete dayanarak ilaç etkileşim riski minimum düzeydedir.
Yiyeceklerin TAFİNLAR üzerine etkisi
Hastalar TAFİNLAR'ı, yiyeceklerin dabrafenibin emilimi üzerine etkileri nedeniyle yemeklerden en az bir saat önce veya iki saat sonra almalıdırlar (bkz. Bölüm 5.2).
4.6 Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeline sahip kadınlar tedavi sırasına ve tedaviden sonra 4 hafta boyunca etkin kontrasepsiyon yöntemlerini kullanmalıdırlar.
TAFİNLAR hormonal kontraseptiflerin etkinliğini azaltabilir ve kontrasepsiyon için alternatif bir yöntem kullanılması gerekir (bkz. Bölüm 4.5).
Gebelik dönemi
TAFİNLAR'ın gebe kadınlarda kullanımı ile ilişkili hiçbir veri yoktur. Hayvan çalışmaları reprodüktif toksisite göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). TAFİNLAR gebelik sırasında ve kontrasepsiyon kullanmayan çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda önerilmez.
Eğer gebelik sırasında TAFINLAR kullanılırsa veya hasta TAFINLAR alırken hamile kalırsa, ilacın fetüse olası tehlikesi konusunda hasta bilgilendirilmelidir.
Laktasyon dönemi
TAFİNLAR'ın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Birçok tıbbi ürün insan sütüne geçtiği için emen çocuk için riski düşünülmelidir. Emzirme veya TAFİNLAR'ın kesilmesi konusunda çocuğun emzirilmesinin yararı ile TAFİNLAR tedavisinin anneye yararı değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
İnsanlara ilişkin veri bulunmamaktadır. Hayvanlarda erkek üreme organlarında advers etkiler görülmüştür (bkz. Bölüm 5.3). Erkek hastalar geri dönüşümsüz spermatogenez bozukluğu riski konusunda bilgilendirilmelidir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
TAFİNLAR'ın araç ve makine kullanımına etkileri hakkında çalışma yapılmamıştır. TAFİNLAR'ın farmakolojisinde bu tür aktivitelerdeki etkisi minimal düzeydedir. Hastanın değerlendirme, motor veya kognitif yeteneklerini gerektiren işlerdeki yeteneği düşünülürken hastanın klinik durumu ve TAFİNLAR'ın advers olay profili göz önünde bulundurulmalıdır. Hastalar bu tür aktiviteleri etkileyebilecek halsizlik ve göz problemleri açısından bilgilendirilmelidir.
4.8 İstenmeyen etkiler
Güvenlilik profili özeti
Güvenlilik profili beş klinik monoterapi çalışmasındaki ve 578 melanoma hastasının verilerine dayanmaktadır. Dabrafenib ile en sık bildirilmiş olan advers reaksiyonlar (ADR) (> %15) hiperkeratoz, baş ağrısı, pireksi, artralji, halsizlik, bulantı, papillom, alopesi, döküntü ve kusmadır.
Melanoma hastalarında bildirilmiş olan ADR'ler aşağıda MedDRA vücut sistemi organ sınıflaması ve sıklıklarıyla listelenmiştir. Sıklık tanımlaması: çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
(Kistler ve polipler dahil olmak üzere) İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar
Çok yaygın: Papillom
aYaygın: Kütanöz skuamöz hücreli karsinom
b, seboreik keratoz, akrokordon (deri etiketleri),
bazal hücre karsinomu
Yaygın olmayan: Yeni primer melanoma
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Hipersensitivite, panikülit (özellikle deri altında yer alan yağlı ara doku katmanında ortaya çıkan iltihap)
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Çok yaygın: İştah azalması Yaygın: Hipofosfatemi, hiperglisemi
Sinir sistemi hastalıkları
Çok yaygın: Baş ağrısı
Göz hastalıkları
Yaygın olmayan: Üveit
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Çok yaygın: Öksürük
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Bulantı, kusma, ishal
Yaygın: Kabızlık
Yaygın olmayan: Pankreatit
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Çok yaygın: Hiperkeratoz, alopesi, döküntü, palmar-plantar eritrodisestezi sendromu Yaygın: Deride kuruluk, pruritus, aktinik keratoz, deri lezyonu, eritem
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Çok yaygın: Artralji, miyalji, ekstremite ağrısı
Böbrek ve idrar hastalıkları
Yaygın olmayan: Renal yetmezlik, akut renal yetmezlik, nefrit
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Pireksi, halsizlik, titreme, asteni Yaygın: İnflüenza benzeri hastalık
Araştırmalar
Yaygın: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) azalması Yaygın olmayan: QT uzaması
Birleşik olarak verilmiş terimler
a. Papilloma, deri papillomu
b. Kütanöz skuamöz hücreli karsinom: SCC, deri SCC'si, in situ SCC (Bowen hastalığı) ve keratoakantoma Kütanöz skuamöz hücreli karsinom
Seçili advers reaksiyonlarla ilgili açıklamalar
Pireksi
Klinik çalışmalarda ateş bildirilmiştir. Klinik çalışmalara katılan hastaların
%
1'inde başlangıç böbrek fonksiyonu normal olan olgularda şiddetli titreme, dehidrasyon, hipotansiyon ve/veya akut böbrek yetmezliği eşliğinde enfeksiyöz-olmayan ciddi ateş olayları saptanmıştır. İnfeksiyöz-olmayan bu ciddi ateş olaylarının başlangıcı tipik olarak tedavinin ilk ayının içindedir. İnfeksiyöz olmayan ciddi ateş olayı yaşayan hastalar doza ara verilmesine ve/veya doz azaltımına ve destekleyici tedaviye iyi yanıt vermiştir (Bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).
Kutanöz skuamoz hücreli karsinom
Dabrafenib tedavisi alan hastaların %9'unda kutanöz skuamoz hücreli karsinomlara (keratoakantom veya karma keratoakantom alt tipi) rastlanmıştır. Olayların yaklaşık %70'i ortanca başlangıç süresi 8 hafta olacak şekilde tedavinin ilk 12 haftasında ortaya çıkmıştır. Kutanöz skuamoz hücreli karsinom gelişen hastaların %96'sı tedaviye doz modifikasyonu olmadan devam etmiştir.
Yeni primer melanom
Dabrafenib ile yapılan klinik çalışmalarda yeni primer melanomlar bildirilmiştir. Olgular eksizyon yoluyla tedavi edilmiş, doz modifikasyonu gerekmemiştir (Bkz. Bölüm 4.4).
Non-kütanöz malignansi
BRAF inhibitörlerine maruz kalan BRAF yabanıl tip hücrelerde MAP-kinaz sinyal iletiminin aktivasyonu RAS mutasyonları gibi kutanöz-olmayan malignite riskinin artmasına yol açabilir (Bkz. Bölüm 4.4). Dabrafenible RAS kökenli malignite olgularına rastlanmıştır. Hastaların klinik olarak uygun bir şekilde izlenmesi gerekir.
QT uzaması
Birleştirilmiş güvenlik popülasyonunda bir olguda QTcB >500 ms idi, hastaların sadece %3'ü >60 ms değerinde en kötü senaryo QTc uzaması yaşamıştır.
LVEF azalması
Hastaların %1'inde LVEF'de azalma bildirilmiştir, olguların çoğu asemptomatik ve tersine çevrilebilir durumda olmuştur. LVEF değeri kurumsal normalin alt sınırından daha düşük olan hastalar dabrafenible yapılan klinik çalışmalara dahil edilmemiştir.
Artralji
Dabrafenible yapılan klinik çalışmalarda artralji çok yaygın olarak (%25) bildirilse de, bunlar çoğunlukla Derece 1 ve 2 şiddette olmuştur, Derece 3 yaygın olmamıştır (< %1), Derece 4 hiç bildirilmemiştir.
Hipofosfatemi
Dabrafenible yapılan klinik çalışmalarda hipofosfatemi yaygın olarak (%7) bildirilmiştir. Bunların yaklaşık yarısının (%4 ) Derece 3 şiddetinde olduğuna dikkat etmek gerekir.
Pankreatit
Dabrafenib tedavisi alan hastalarda pankreatit bildirilmiştir. Açıklanamayan abdominal ağrının serum amilaz ve lipaz ölçümü de yapılacak şekilde hemen araştırılması gerekir. Pankreatit nöbeti sonrasında yeniden dabrafenibe başlarken hastaların yakından izlenmesi gerekir (Bkz. Bölüm 4.4).
Böbrek yetmezliği
Pireksiye bağlı prerenal azotemi veya granülomatöz nefrit nedeniyle böbrek yetmezliği yaygın olmamıştır; ancak dabrafenib böbrek yetmezliği (kreatinin >1.5 x ULN olarak tanımlanmıştır) bulunan hastalarda çalışılmamıştır. Bu ortamda dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).
Fotosensitivite
Fotosensitivite advers olayı, başka bir BRAF inhibitörü ile yapılmış klinik çalışmalarda bir advers reaksiyon olarak tespit edilmiştir, dabrafenib tedavisi alan hastaların %2'sinde (9/578) ve DTIC tedavisi alanların %5'inde (3/59) gözlemlenmiştir.
Şüpheli istenmeyen etkilerin bildirilmesi
Tıbbi ürünün ruhsatlandırılmasından sonra şüpheli istenmeyen etkilerin bildirilmesi önemlidir. Tıbbi ürünün risk/yarar dengesinin sürekli olarak izlenebilmesine olanak sağlar. Sağlık çalışanlarının tüm şüpheli istenmeyen etkileri Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Risk Yönetimi Dairesi, Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ni e-posta: tel: 444 5 475 kullanarak bildirmeleri gerekmektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Geriyatrik popülasyon:
TAFİNLAR klinik çalışmalarındaki toplam hasta sayısı (N = 578), 65 yaş ve üzeri için %22 ve 75 yaş ve üzeri için %6'dır. Daha genç hastalarla (< 65) karşılaştırıldığında, >65 yaşındaki çoğu hasta çalışma ilacında doz azaltımı (%22 vs. %12) veya ilaca ara vermeye (%39 vs. %27) yol açan advers olaylar yaşanmıştır. Ek olarak, yaşlı hastalar genç hastalarla karşılaştırıldığında daha ciddi advers olaylar yaşamıştır (%41 vs. %22). Etkililikte bu hastalar ile genç hastalar arasında genel farklılıklar gözlenmemiştir.
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
TAFİNLAR doz aşımı konusunda şu anda çok kısıtlı deneyim bulunmaktadır.
TAFİNLAR doz aşımı için spesifik bir tedavi yoktur. Eğer doz aşımı görülürse, hasta gerekli uygun izlem ile desteklenerek tedavi edilmelidir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antineoplastik ajanlar, protein kinaz inhibitörü,
ATC kodu: L01XE23
Etki mekanizması
Dabrafenib kuvvetli, seçici bir ATP-RAF kinaz yarışmalı inhibitörüdür ve BRAF V600E, BRAF V600K ve BRAF V600D enzimleri için sırasıyla IC
50 değerleri 0,65; 0,5 ve 1,84 nM'dür. BRAF'deki onkogenik mutasyonlar RAS/RAF/MEK/ERK yolaklarının yapısal aktivasyonuna ve tümör hücre büyümesinin uyarılmasına yol açar. BRAF mutasyonları melanomada yaklaşık %50 olmak üzere spesifik kanserlerde de yüksek frekansta tespit edilmiştir. En sık görülen BRAF mutasyonu V600E ve daha sonra en sık görülen V600K, bütün kanser hastalarında görülen BRAF mutasyonlarının %99'unu oluşturur. Bir dizi az görülen ikame vardır; bunların arasında V600D, V600G, V600M ve V600R bulunur.
Biyokimyasal testlerden elde edilen preklinik veriler, dabrafenibin kodon 600 mutasyonlarını aktive ederek BRAF kinazları inhibe ettiğini göstermiştir (Tablo 3).
Tablo 3: Dabrafenibin RAF kinazlara karşı kinaz inhibe edici etkinliği
Kinaz
| İnhibe edici konsantrasyon 50 (nM)
|
BRAF V600E
| 0.65
|
BRAF V600K
| 0.50
|
BRAF V600D
| 1.8
|
BRAF WT
| 3.2
|
CRAF WT
| 5.0
|
Dabrafenib aynı zamanda yabanıl tip BRAF ve CRAF enzimlerini sırasıyla 3.2 ve 5.0 nM IC50 değerleri ile inhibe eder. Dabrafenib, BRAFV600 mutasyonu pozitif melanoma hücre büyümesi
in vitroin vivo
olarak inhibe eder.
İn vitro
ve hayvan modellerinde BRAF V600 mutant melanoma hücre dizilerinde dabrafenibin farmakodinamik bir biyolojik aşağı akım belirtecinin (fosforile ERK) baskılanması gösterilmiştir. BRAF V600 mutasyon pozitif melanoması olan hastalarda dabrafenib verilmesi başlangıca göre tümör fosforile ERK'nin inhibisyonuna yol açmıştır.
BRAF mutasyon durumunun tespiti
Dabrafenib alınmasından önce geçerliliği kanıtlanmış bir test ile hastaların BRAF V600 mutasyon pozitif tümör durumu doğrulanmalıdır. Faz II ve III klinik çalışmalarda uygunluk taraması için, en son tümör örneğinde BRAF V600 mutasyon değerlendirme testi kullanılarak merkezi BRAF V600 mutasyonunun değerlendirmesi gereklidir. Primer tümör veya metastatik bir alandan tümör
Response Genetics Inc. (RGI)
tarafından sadece araştırma amaçlı geliştirilmiş (IUO) bir test ile değerlendirilmiştir. RGI IUO, formalin ile fiske edilmiş parafine batırılmış (FFPE) tümör dokudan elde edilmiş DNA'ya uygulanmış allele özgü polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testidir. Test özellikle V600E ve V600K mutasyonları arasında ayırım yapmak üzere özel olarak geliştirilmiştir. Sadece BRAF V600E veya V600K mutasyonu pozitif tümörleri olan hastalar bu çalışmaya katılmak üzere uygun bulunmuştur.
Sonrasında tüm hasta örnekleri CE işareti taşıyan geçerliliği oluşturulmu